28 Ocak 2021 Perşembe

Bağda kuyudan su çekmek









Bağda yazın su için kışın kuyularınızı karla doldurmalısınız. Kışın kar yağdığı vakit bağa gidersiniz temiz yerlerden kuyuya kar doldurursunuz. Kışın kuyuyu doldurmak için bir kaç kere gitmeniz gerekebilir. Nazı kuyularda iki kuyu vardır ki. O zaman işiniz daha zordur. Kuyuların  suyu serin ve lezzetli olur. Su çekmek için aşırma kaplarını kuyuya bağlı olduğu iple sarkıtırsınız. Suya değdiği anda kap suda yüzmeye başlar. Kabın içine su dolması için kabı çekip çekip bir kap kere suya vurmanız gerekebilir. Su dolduğunda ipin ağırlaştığından hissedersiniz. Bağda su kıymetli  olduğundan israf edilmez. El yıpranacaksa  ağacın veya yeşilliğin dibine yıkanırdı. Kuyudan su çekildikten  sonra. Kuyunun kapağı kapatılır. Bazen teneke olan bu kapakları rüzgar atmasın diye üzerine bir de ağırlık taşı konurdu. Bir kaç yılda bir veya her sene bağdan göç edileceği vakit kuyu suyu azalınca veya bitmeye yakın kuyu temizlenir. Bunum için belindem halatla bağlanan kişi kuyuya sarkıtılır. Kuyu temizlenirkende kuyuya yanlışlıkla düşen eşyalar veya aşırmalarda kurtarılır. 

Yöre halkı, şehrin coğrafi konumundan dolayı kısmen de olsa tüm olumsuzlukların üstesinden gelmiş ve yazın çevre köy ve bahçelerin durumu iyiye gitmiş, özellikle yaz aylarında “çürümüş, kokuşmuş bataklık Kayseri’de havayı ve atmosferi olumsuz etkiliyor... Yöre halkı... Her yıl önlerinde heybetlice duran beyaz Erciyes dağındaki soğuk buzlu karını özlüyor ve dağın eteğindeki binlerce bahçe, dağdan gelecek olan temiz su ve temiz hava için ona seslenir...” (K. K. Develean, Surhantag (Posta), sayı 591)

Şehir sakinlerinin büyük bir kısmı, yazları şiddetli sıcak ve nemli havanın olumsuz etkisinden dolayı, çevre bağlara ve köylere gitmek için bu yer değişikliğini yapar.

Bu zaman aralıklarında şehirde tüm semtler boşaltılırdı. Onlar mülklerini bekçilere, koruyuculara ve muhafızlara emanet ediyordu. Fakat diğer çalınabilecek değerli eşyalarını gittikleri yerlere götürürlerdi.

Memurlar, tüccarlar ve şehirde çalışan herkes sabah şehre gelir ve akşam olduğunda bağlarına dönerdi. Sabahları ve akşam vakitleri bütün yollar capcanlı olurdu.

Bağ evi olmayan, herhangi bir varlıklı aile veya komşusu tarafından davet edilmeyenler bir manastırda oda kiralarlar ve bu gibi kurumların gelirlerine katkıda bulunurlardı. Son olarak, mevcut kalacak oda bulunmasa bile bazı çevre bağlarda kiralamak için odalar mevcuttu.

Bu nedenle Kayseri’de kabul gören, günlük yaşamın bir parçası olan halkın dilinde, ‘Bağa Göçmek’ olarak ifâde edilen bu gelenek; “bu ifâde şehrin tozunu, kokuşmuş dar sokaklarını, duvarların ardında avluya bakan pencereli evleri 4-5 aylığına terk etmek ve buraya gelip özgürce vakit geçirmek demektir. Geceleri çatıda açık havada uzanmak ve gündüz asmaların arasında çıplak ayaklarla yürümek...” (Vahan Tekeyan, Joğovurti Tzayn (Halkın Sesi), sayı 810)

Sıradan basit refah içinde yaşayan zengin ve orta sınıfa mensup ailelerin, hatta alt sınıfa mensup ailelerin de kendilerine ait bağları vardır.

“Ne zaman bağ evinden bahsettiğimizde okuyucuya söylemek gereklidir ki, az çok iyi koşullarda inşa edilmiş sessiz, sakin, rahatlatıcı taş ev veya dar ya da geniş bir alana yayılmış bahçeler olduğu bilinmelidir. Fakirlerin bağ evleri genellikle tek katlı olup, tek bir oda ve her iki yanda bitişik bir balkon ve küçük taşlarla kaplı bir avludan oluşur. Bu tür yazlık bağ evleri, zenginlerin evlerine göre farklı yapıda ve çamurla kaplı taş yığınlarından oluşur. Zenginlerin yazlık bağ evleri, genellikle iki katlıdır. Bir veya daha fazla odası, bir mutfağı ve balkonu olacak şekilde oluşturulmuş, aşağı katı ve yukarı kattan oluşan köşkün ön tarafı tamamen açık üç duvarlı üstü örtülü ‘muhaccer’ adı verilen yerleri vardır. Zenginlerin yazlık bağ evlerinin etrafı kalın duvarlarla çevrilidir.” (Yeğiazaryan’ın Notları)

Etrafı bahçelerle veya meyve bahçeleriyle çevrili bu yazlık bağ evleri, ilginç bir şekilde Erciyes dağının sınırları içinde zirveye yakın tepelerin eteklerine inşa edilmişti.

“Erciyes Dağı’nın oluşturduğu bu kumdan tepeler ilk olarak, Kayseri’nin güneybatısından başlar. Bunların içinde şehre en yakını Beştepeler adıyla bilinen tepelerdir. Onlardan sonra gelenler ise Eskişehir’in tepeleri ve Araplar Gediği’dir. Tarihsel süreç içerisinde eski Kayseri bu tepelerin üzerlerine inşa edilmiştir. Şimdi genel olarak orada bulunan bağ evlerinde ikamet eden Hristiyan ve Ermeni nüfusu, burada dağılmış durumdalar...”

Araplar Gediği tarafında, Erciyes’in yakınında yavaş yavaş yükselen yamaçlar üzerine inşa edilen Türk yazlık bağ evleri, her zaman fakir ama zengin yeşillikler içinde sıra halinde bahçeleri, yüksek kayalık tepeler ve yamaçlar üzerinde bir korkuluk gibi yer alıyor.

Kayseri’nin güneyinden, yaklaşık 2 km uzağından ve açık düzlük alandan başlayarak, Karadere ve Eşek Meydanı olarak anılan başka bağlar mevcuttur.98 Bunlar Erciyes’in kuzeydoğu yönünde gittikçe yukarıya doğru yükselirler, tırmanırlar ve Hisarcık adı ile anılan Türk köyünün bağlarına karışırlar.

Yeşilliklerle bezeli ve uçsuz bucaksız bu yaylanın yamacında titiz bir orman korucusu görünümüyle Lifos dağı konuşlanmıştır. O, yerel fırıncıların kullandığı külaha benzer. Onun hemen bitişiğinde, batı yönünde kıvırcık saçlı bir başa benzeyen, volkanik taşlardan oluşan, yuvarlak görünümlü ve adı olmayan bir tepe vardır. Bu tarafta, kuzey batısında, yani şehrin tam batısında, anasına içerlemiş yaramaz çocuğun tek başına dikilişi gibi duran Yılanlı99 yükseltisi, Erciyes’e hatırı sayılır bir mesafeyi koruyarak, Akyazı’nın Türk yazlıklarının yeşilliklerle bezeli köy yollarına geçit verir. Yamaçlarını ise Acı çayın suları serinletir. Şehrin karşı güney tarafına doğru, bakır renkli yüksek büyüleyici bir görünümde tepe kök salmıştır. Özellikle ekili alanların yeşili ile toprağın kırmızı renginin karıştığı bahar aylarında harika bir görünüme sahip olmaktadır. Şaşırtıcı bir şekilde, pürüzsüz yüzeyini zedeleyen tek bir kaya parçası yoktu. Kızıltepe olarak adlandırılan bu yer Karadere ve Eşek Meydanı denilen yazlık bağların ortasından görünür. Bir başka büyüleyici dağ, güzel bir vadi ile bölünmüştür. Arazinin üzerinde çocuk beresi şeklinde çıkıntılı bir yer vardı.


Kayseri Bağları Ağaçlar

 Asma/Üzüm Kayısı Dut Badem Ceviz Erik Armut İğde Kiraz Elma