31 Mayıs 2025 Cumartesi

Kayseri Lisesi'nde bir gün

Milenyum öncesiydi. Kayseri Lisesi’nde lise birinci sınıftaydım. O zamanlar liseler üç yıldı ve bizim sınıf tam doksan kişiydi. Sıralarda üçer kişi oturuyorduk. Sınıf o kadar kalabalıktı ki, gürültüden ders işlemek çoğu zaman imkânsızdı.

Şiddet ise neredeyse eğitim yöntemlerinden biri gibiydi. Sene başında bir öğrenciye patlatılan tokat, bütün sınıfa yıl boyu yetecek bir gözdağı olurdu. Bugün bazıları, "Neden şikayet etmiyordunuz?" diye sorabilir. Oysa o dönem şikayet etmek kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi. Eve gidip, “Hoca beni dövdü,” desen, “Ne halt ettin de hoca dövdü?” cevabını alır, bir de babandan dayak yerdin. Sınıfta sıraya dizilip toplu dayak yemek, ya da bireysel azar işitmek olağan sayılırdı.

Bizim sırada ben, Ahmet ve Murat oturuyorduk. Ben ve Ahmet uyumlu çocuklardık ama Murat tam bir fırlamaydı. Edebiyat dersine genç bir kadın öğretmen, Fatma Hanım giriyordu. Genellikle güler yüzlü, neşeli biriydi. Ama bir öğleden sonra sınıfa öyle bir girdi ki, hâlâ unutamam. Elinde kalın bir sopa vardı, gözlerinden adeta ateş saçıyordu. İlk cümlesi "Çıt çıkaranı gebertirim!" oldu.

Ne dediğini yaptı. Kim konuşursa, hızla yanına gidip sopayla dövüyordu. Sesler hâlâ kulaklarımda: çat, pat, küt... En çok konuşanı dövüyor, ama sıradakileri de es geçmiyordu. Sopayı sıraya indiriveriyordu.

O gün de Murat yine yapacağını yaptı. Bize dönüp sinsice sırıtarak, “Size dayak attırayım mı?” dedi. “Lan sus!” “Sakın!” dedik ama nafile. Sadece sırıttı. Derken hocayı çileden çıkaracak o cümleyi sınıfa savurdu.

Hoca döndü: “Kim dedi onu?”

Murat elini kaldırdı: “Ben.”

Hoca, orta sıraların arkasındaydı. “Bekle,” dedi. Topuklu ayakkabılarının sert sesiyle yaklaşırken, bizim kafamızda o meşhur sopa sesi canlanıyordu. Sonunda beklenen oldu: çat, pat, küt! Murat dayağını yerken biz sıramızı bekliyorduk, kurbanlık koyunlar gibi.

Sıra bize de geldi. Birer porsiyon dayağımızı yedik. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi, ders kaldığı yerden devam etti.

29 Mayıs 2025 Perşembe

Fatih Mahallesi Yıldırım Caddesi

Fatih Mahallesi Yıldırım Caddesi. Bu cadde Fatih mahallesinde bulunan en güzel caddelerden biriydi.  Yolun iki tarafında bulunan ağaçlar yazın ve sonbahar tablolardan çıkmış gibi bir manzara meydana getirirdi. Yıldırım caddesinin Fevzioğlu ile kesiştiği noktada akmaz çeşme yer alırdı. Bu çeşmeyi herkes bilir gibi yol tariflerini bu akmaz çeşmeye göre verirlerdi. Bu noktadan güneye doğru bakarsanız. Hacıkılıç camini  görüyorsunuz.  Caddenin sonuna doğru eski uğur hamamı bulunuyormuş. Artık yok. Yerinde apartmanlar var. Bu caddenin Ahmet Paşa caddesi  ile kesişen başlangıcında bir oyuncakçı dükkanı vardı. İsmi sanırım Kervan idi. Bu yoldan geçerken bu oyuncakçının vitrinine sürekli bakardım. Enteresan şeylerde olurdu. Mesela şaka malzemeleri vb. Buranın devamında dükkanlar devam ederdi. Yaşlı berberim de bu cadde üzerinde idi.


28 Mayıs 2025 Çarşamba

ÇAT-PAT, KIZ KAÇIRAN, TORPİL, MANTAR TABANCASI

Çat-pat (Çıt- Pıt) (Çatapat)



Çat pat dediğimiz şeyler bir kağıt şerit üzerine tırnak kadar dökülmüş kahverengi yara kabuğu gibi şeylerdi. (Bu ne biçim tanım). Bunlar bir taşa sürttüğünüzde ve üzerine sert bir cisimle vurduğunuzda patlamaya başlardı. Patlamaya başlayınca kendini bitirinceye kadar patlamaya devam ederdi. Patlar derken torpil gibi çok büyük seslerle değil tabi. Bununla yapılacak en artistik hareket patlamaya başlayınca iki avucunuzun içine alıp sallamaya başlamaktı. Avuçlarınızın içinde daha tok bir sesle patlar hem de heyecan verdiği için daha eğlenceli olurdu. Eliniz hiç yanmazdı. Yada  yanmasından korktuğumuz için sürekli hızlıca sallardık. Bu o zamanlar için çok eğlenceli bir şeydi. Bakkaldan ucuza alabileceğiniz , bir kağıt şeritte 10 tane falan olan bir şey. Taşla üzerine vurduğunuzda pat diye patlayıp parçaları sağa sola fırlardı. Sonra bu parçaları toplar tekrar patlatırdık. En küçük parçasını bulup patlatana kadar devam ederdik.  Kendine özgü kokusu dumanı olan bir şey bazen patlamakla patlamamak arasında kararsız kalır, Beyaz ufak bir duman çıkarır, sonra aniden patlamaya başlar. Tehlikeli miydi? Doğrusu ben bu şeyden yaralanan bir çocuk görmedim duymadım. Fakat şeyler yanıcı olduğu için evde yalnız çocuklar için yangın çıkarma ihtimali olan şeyler. Göze de sıçrayabilir tabi.  Biz hep dışarda oynardık bu şeyle. Oynamak için en iyi zamanda bayram esnasında ve bayram sonrasında. Ne oldu bunlara. Sonra birden ortadan kayboldular. Ve bizim küçüklüğümüzde güzel bir anı olarak kaybolup gittiler.

Kız kaçıran.

Yine bayram döneminin bir başka eğlencesi kız kaçıran. Küçük ince bir fitil şeklinde. Arkasında daha ince bir yanma fitili. Yaktığınızda rastgele sağa sola uçardı. Arkasından ince bir duman ile gittiği yeri takip ederdiniz. Ve uçarken tiz bir sen çıkarır. Patlamaz 10-15 m uçup söner giderdi. Bunun bir kaçını birleştirip menzil uzatanlar. Farklı kombinasyonlar deneyenler vardı.  Eğlenceli bir şey mi? Eh işte sevenine. Sonra bunlarda ortadan kayboldu.

Torpil.

Yine bayramlarda çocukların oynamaktan hoşlandığı şeylerden. Birden bir ses duyarsınız. Bir yerlerden ve irkilirsiniz. Birisi bir torpil fırlarmıştır. Fitili ateşleyip bir arabanın arkasına at ve kaybol ortadan. Hepsi bu. Sonra olanları izle. Bunu bir de Ramazan ayında iftara yakın patlatanlar vardı. Oruç tutanları trollemek için iftar vaktine yakın top patlamış gibi patlatırlar. Tabi şaşırıp aldananlar olabilir. Torpillerde yasaklandı sanırım ortada gözükmüyor. Şimdilerde nette çeşit çeşit büyüklükte torpil vidyoları izliyoruz.

Mantar Tabancası

Yaylı bir kurmalı kolundan namluda gizli sivri bir demiri (çiviyi) kurarsınız. Namlunun ucuna da ortasında patlayıcısı olan bir yuvarlak mantar konurdu. Tetiği çektiniz mi çivi serbest kalır ve mantarı patlatır. İyi ses çıkarır. Pek bir zararı yoktur ama yakın mesafeden göze doğru tutmamak lazım. Tehlikeli olabilir. Onun dışında kuru gürültü yapan bir alet. Bayramlarda daha çok atılır. Birbirine silahşor lük yapanlar veya yarış başlatmak içinde kullananlar vardır.

Çat-Pat Ok

Bir de dart oku gibi bir ok vardı bununda uçuna küçük patlayan boncuklar takıyorduk. havaya atasın yere düştüğünde patlar


Kayseri Bağları Ağaçlar

 Asma/Üzüm Kayısı Dut Badem Ceviz Erik Armut İğde Kiraz Elma