Surp Asdvadzadzin (Meyem Ana) Kilisesi

Konum
Kilisenin bulunduğu alan, 20. yüzyıl başlarına kadar sur içi, Emir Sultan Mahallesi olarak anılmıştır. Yapı, bugün “Kiçikapı” adıyla bilinen bölgede, Cumhuriyet Mahallesi, Yoğunburç Sokak, no 21, 254 ada, 4 numaralı parseldedir.
Tarihçe
Alboyacıyan, Simeon’a dayanarak yeraltında ve ahşap olduğunu belirttiği, şehrin ana kilisesinin ilk olarak 1277 tarihli bir elyazmasında anıldığını; bu tarihten çok önce de mevcut olan yapının şehrin başlangıcına kadar tarihlenebileceğini belirtilmiştir. 1808’e kadar birçok dini hatıratta adı geçen yapının onarımıyla ilgili birçok belge mevcuttur. Osmanlı Arşivi’ndeki 1725 tarihli belgede; depremde yıkılan ve önceki halinden noksan yapılması şartı ile onarımı kabul edilen kilisenin, ferman gereğince onarılmasına karşın, keşfinden fazla yapıldığı iddiasıyla yıktırılmak istenmesi üzerine bir kez daha keşfinin ricası yer almaktadır. 1781 tarihli bir şeriye sicilinde ise, çökme tehlikesinde olduğu gerekçesi ile onarımizni istendiği, yapılan keşif üzerine izin verildiği kayıtlıdır. Kilisenin onarımıyla ilgili olarak bir de 15 Ş sene 1247 (1831) tarihli ferman bulunmaktadır Büyük olasılıkla bu fermanla, halkın ve özellikle şehrin ileri gelenlerinden Hacı Garabed Zartaryan’ın katkılarıyla kilise yeniden inşa edilmiştir. Kilisenin batı cephesindeki oval pencerenin altında, güçlükle seçilebilen “1835” tarihi yazılıdır. Kilisenin Koruma Kurulu’ndaki dosyasında, narteks ve naos arasındaki kapının üstünde bulunan iki kitabenin çevirisi yer almaktadır. Üzerine Türk Bayrağı resmedilerek kapatılan oval kitabede
“Garabet Ağa Zartaryan bu binayı, bu Tanrısal yapıyı Ermeni cemaatinin ve asilzadelerinin yardımı ile inşa ettirdi. İnşa tarihi 1838 Şubat”,bunun altında, üzerine yazılan yazılarla tahrip edilen kitabede ise;
“Sen sema-i padişahın ve sen nura boğan yukarıdaki kudsi şerifin sen aziz Meryem Ana’nın ismi ile inşa olunan bu bina Osmanlı İmparatoru Sultan Mahmut tarafından verilen ferman ve Majak Vilayetinin mergazası olan Baş Piskopos Hakop Efendi’nin önderliği ve aynı derecede takdis olunan Ermeni evlatlarının yardımları ile meydana getirilmiştir. 1287 Şubat.”
yazdığı belirtilmektedir. Boğos Zekiyan ise, aynı kitabede “Başepiskopos Manuk”un adını ve yapının “Ermeni takvimine göre 1290” (Miladi takvime göre 1841-1842) yılında “yenilendiğini” okumuştur. Batı cephesinde ve kitabelerde yazılı farklı tarihler düşündürücü olmakla beraber, yapım 1835’de bitmiş, bezeme vb. eksikler sonraki yıllarda tamamlanmış olabilir. Kevorkian ve Paboudjian, Alboyacıyan’a dayanarak, 1875’te yapının müdahale gördüğünü, Svajian ise 1875’te kubbe eklendiğini belirtmiştir. Buna karşılık, Alboyacıyan’ın diğerlerinden önce yazılan, oldukça geniş kapsamlı kitabında, 1875’deki onarımdan sonra, kubbenin 1885 yılında yapıldığı yazılıdır.Svajian, on bin altın liraya mal olan kilisenin yapımında büyükbabası Hovhannes Esseyan’ın da etkili olduğunu belirtmiştir
1895 yılında Ermeni ve Türkler arasında yaşanan çatışmada, Ermenilere sığınak olan Kayseri’lilerin “büyük jam” dedikleri kilise, I. Dünya Savaşı’na kadar işlevini sürdürmüştür. Sonra depo, sergi salonu, belediye, zabıta karakolu olarak kullanılan yapı, 28.6.1961 gün ve 515/481 sayılı kararla Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmiştir.
Bu tarihi yapının spor salonu olarak kullanılması aklıselim birçok insanın hoşuna gitmiyordu. Kütüphane olarak değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Hatta şimdiye kadar geç bile kalınmıştır.
Gelelim binanın çevresindeki yapılara. Binanın hemen yanında çok katlı bir Üniversite rezidansı duruyor. Adeta binanın gardiyanı gibi başında bekliyor. Böyle estetik binalara yapılacak en büyük hakaret bu olur. Bu çok katlı binanın yerinde eskiden bir ilkokul vardı. Sonra neden yıkılıp bu bina dikildi, nasıl oldu anlamıyorum. Böyle binalar şehir dokusu için güzel yapılar olmasına karşın bu gibi güzel binaların hiçbir yerden görülmemesi için etrafını sıradan çok katlı yapılarla kaplıyoruz.
Binanın orijinal kitabelerinin üzerini örtmek ise geçmişten kalan bir gericilik örneği. Ben yurt dışında bir Osmanlı kitabesinin üzerinin sıvayla kapatılmasını istemem.
KAYNAKÇA:
İnternet'te araştırma yaptığınızda bu Ermeni Kilisesi hakkında çeşitli bilgi paylaşımları bulunmakla birlikte bazıları yanıltıcı olabilir. Ben, Güner SAĞIR tarafından 2000 yılında yayınlanan" Kayseri il merkezindeki Surp Krikor Lubavoriç ve Surp Asvadzin Ermeni kiliseleri " yüksek lisans tezini ve Şeyda GÜNGÖR AÇIKGÖZ 'ün “Kayseri Ve Çevresindeki 19. Yüzyıl Kiliseleri Ve Korunmaları İçin Öneriler” doktora tezini referans alıyorum.Özellikle Şeyda'nın doktora tezini incelemenizi tavsiye ederim. Kiliselere ait vereceğim Konum ve tarihçe bilgileri bu tezlerden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder