- Asma/Üzüm
- Kayısı
- Dut
- Badem
- Ceviz
- Erik
- Armut
- İğde
- Kiraz
- Elma
13 Temmuz 2025 Pazar
Eski Kayseri de Yapılacak En İyi 10 Etkinlik
- Yazın Anadolu Fuarına/Ayışığı Lunaparka gitmek
- Kale çarşısını gezmek + Kapalı Çarşı + Kazancılar +Yeraltı Çarşısı
- Sivas Caddesinde Yürüyüp, Çekirdek Çitmek, Dondurma yemek,
- Eski Statta Kayseri spor maçına gitmek
- Bedava olan halka açık Konser gösterilere gitmek
- Parka gezmeye, piknik yapmaya gitmek,
- Bilardo, Atari salonlarına gitmek,
- Mahalle maçlarına gitmek, Mahallede top oynamak
- Almer'e süper maketlere gitmek-Arkadaşlarla buluşup gezmek
- Bağa gitmek
12 Temmuz 2025 Cumartesi
Bir zamanlar Barış Manço Parkı ve Basketbol (Eski Siteler Parkı)
Bir Zamanlar Barış Manço Parkı’nda Basketbol Oynanırdı
Her mahallenin bir kalbi vardır. Kimisinin bu bir bakkaldır, kimisinin kahvehanesi. Bizimki ise bir basketbol sahasıydı.
Kayseri'de, şimdiki adıyla Barış Manço Parkı —eski adıyla Siteler Parkı— işte tam da böyle bir yerdi. 90’ların sonu, 2000’lerin başı... Dört potalı, ama adeta dört farklı lig gibi oynanan bir basketbol sahası vardı burada. Ve ne basketbol oynanırdı be o zamanlar!
Öyle sıradan bir mahalle sahası değildi burası. Oynayanlar belli başlıydı. Kimisi mahalleden, kimisi şehir dışından gelip burada oynamak isterdi. Ama kolay kolay maç yapamazdın. Önce kendini ispatlaman gerekirdi. O potaların bir hiyerarşisi vardı. En iyiler tek potada toplanır, en zorlu maçlar orada yapılırdı.
Her oyuncunun bir lakabı olurdu. Kimini boyundan, kimini tarzından tanırdık. Ama içlerinde biri vardı ki herkes tanırdı: “İmam”. Adını ilahiyatta okuduğu için takmışlardı.
Ben o yıllarda basketbola yeni başlamış, kenardan izleyen, top sektirip pota altına boş atışlar deneyen biriydim. O efsane kadroyla hiç maç yapmadım. Ama onları izlemek bile bir şeydi.
O günlerde oyunlar genellikle akşam serinliğinde başlardı. Takımlar kendi kendine oluşurdu. Bazen bir iki kişi potada ısınırken başka biri gelir “maç yapalım mı?” derdi. Kimse “yok” demezdi. 3’e 3, bazen 5’e 5... 20 sayıya kadar oynanırdı. Kaybeden kenara geçer, sıradaki takım girerdi. Yorulan çekilir, yeni gelen heyecanla oyuna dâhil olurdu.
Topu nasıl tuttuğundan, pası nasıl verdiğinden adamın iyi oyuncu olup olmadığı anlaşılırdı. Kısa boylu ama enerjisi bitmeyen “karınca gibi” tipler de olurdu ki, bir durdurabilene aşk olsun. Bloklar boldu, faul kavgası yoktu. Herkes oyunun ruhuna saygılıydı.
Zamanla ben başka bir üniversiteye, başka bir şehre gittim. Geri döndüğümde o sahalarda o eski yüzlerden kimse kalmamıştı. Hayat herkesin yolunu çizmişti belli ki. Ama o yaz akşamlarının kokusu hâlâ burnumda. O topun yere vurduğu tınıyı, potaya çarpan lastiğin sesini hâlâ duyar gibiyim.
Bugün oradan geçerken potalara bakan biri, belki yıpranmış bir asfalt, paslanmış bir çember görür. Ama biz o potalara sadece bakmayız, görürüz. Çünkü o potalarda gençliğimiz var, terimiz var, hayallerimiz var.
Belki bir gün tekrar topumu alır, Barış Manço Parkı’na giderim. Kimse olmasa bile pota altına geçer, kendi kendime birkaç şut atarım. Ama belki bir çocuk gelir yanıma. Topa uzanır. O zaman ona dönüp gülümserim:
“Bizim zamanımızda buralarda çok güzel basket oynanırdı .”
10 Temmuz 2025 Perşembe
Kayseri Meydan ve Suriçi Nasıl Olmalı?
Cumhuriyet Meydanı ve Çevresi İçin 21. Yüzyıl Tasarımı: Kayseri'nin Kalbini Yeniden Düşünmek
Bu yazıda Kayseri’nin tam merkezini —Cumhuriyet Meydanı ve çevresini— hayal ediyor, geleceğe dönük bir tasarım öneriyoruz. Bu hayalimiz bu yüzyılda gerçekleşir mi bilmiyoruz. Ama inanıyoruz ki yazıya dökülen her fikir, bir gün birilerinin dikkatini çekecek ve belki de gerçeğe dönüşecektir.
-
Geleneksel dokuyu korumak ve geliştirmek
-
Daha kullanışlı bir şehir yapısı oluşturmak
-
Şehir sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak
-
Turizm ve sanat potansiyelini yükseltmek
1. Suriçi (İçeri Şar): Yaya Bölgesi Oluyor
Suriçi bölgesini (Kayseri Kalesi çevresi ve geleneksel çarşılar) tamamen trafiğe kapatıyoruz. Bu alana sadece yayalar girebilecek. Esnaf, mal taşımacılığını küçük araçlarla sağlayacak; büyük araçlara ise yalnızca gece saatlerinde, belirli kurallarla giriş izni verilecek.
Suriçi'nde yeni imar anlayışı:
-
Binalar en fazla 1-2 katlı olacak.
-
Mevcut yüksek katlı, işlevsiz yapılar kademeli olarak yıkılacak.
-
Otopark ve trafik sorunu bu dönüşümle büyük ölçüde çözülecek.
-
Yeni yapılacak yapılar, geleneksel Kayseri mimarisine uygun olacak.
Suriçi, pastırma ve geleneksel ürün satıcılarının kalbi olmaya devam edecek. Tarihi dokunun korunması ve yeniden inşası da bu plana dahil:
-
Zamanla yok olan bazı cami, han ve kiliseler özgün mimarileriyle yeniden inşa edilecek.
-
Bu yapılar sadece dini veya ticari değil, aynı zamanda turistik ve kültürel çekim merkezleri haline gelecek.
-
Cami Kebir Mahallesi’nde bulunan tarihi eserlerin çevresi açıldıkça, bu eserlerin estetik değeri ve görünürlüğü de artacak.
Not: Bu dönüşüm, mülk sahiplerinin iknasını gerektiriyor. Ancak Kayseri belediyeleri kentsel dönüşüm tecrübesine sahip; bu sürecin sağlıklı yönetilebileceğine inanıyoruz.
2. Meydan: Trafiği Yerin Altına Alıyoruz
Cumhuriyet Meydanı’nı modern şehircilik anlayışıyla yeniden düzenliyoruz. Bu kapsamda:
-
Tüm araç trafiği yer altına alınacak.
-
Tramvay hattı yerin altına taşınarak metroya dönüştürülecek.
-
Yüzey tamamen yayalara, bisikletlilere, etkinlik ve kültür alanlarına ayrılacak.
Araçsız bölge sınırları:
-
Düvenönü’nden Nato Caddesi’ne,
-
İstasyon Caddesi, Hacıkılıç ve Meydan’dan Yoğunburç’a kadar uzanan alanlar.
Bu hat üzerinde araç trafiği tamamen yer altına alınacak, yüzeyde yayalaştırılmış, gölgeli, yeşil, tarihi ve estetik bir şehir dokusu oluşturulacak.
Peki, meydanın araç trafiğine kapatılmasıyla ne kazanacağız?
Cumhuriyet Meydanı artık sadece bir geçiş alanı değil, Kayseri’nin nefes alanı ve buluşma noktası haline gelecek. Trafikten arındırılmış bu geniş alan;
-
Kültürel ve sanatsal etkinlikler için bir merkez olacak.
-
Ramazan ayında iftar sofraları, orta oyunları, çocuk şenlikleri gibi etkinlikler düzenlenebilecek.
-
Ayda bir kurulacak ikinci el pazarı şenlikleri, hem nostalji yaratacak hem de halk ekonomisine katkı sağlayacak.
-
Halka açık konserler, tiyatro gösterileri, sokak sanatçıları için performans alanları oluşturulacak.
-
Kitap fuarları, sanat sergileri, el işi pazarları gibi etkinliklerle yaşayan bir şehir kültürü gelişecek.
Bununla beraber Kayseri Meydanını çirkinleştiren yapıları da yazmıştık. Bu yapılarında tasfiye edilmesi gerekir. O yazınında linki aşağıdadır. Merak eden inceleyebilir.
Bu tasarım bir ütopya değil. Kararlılıkla planlanır ve uygulanırsa, Kayseri’nin hem kültürel mirası korunur hem de modern ihtiyaçlara cevap verebilecek bir şehir merkezi oluşur.
Hayal ettik, yazıya döktük. Okuyacak birileri mutlaka olacaktır…
Cumhuriyet meydanını katleden yapılar
8 Temmuz 2025 Salı
Kayseri de iflas eden büyük şirketler
Şirket | Durum | Tarih |
---|---|---|
YD Dokuma İthalat İhracat San. ve Tic. A.Ş. | Kesin iflas | 19 Mart 2025 |
Suat Altın İnşaat | İflas / Tasfiye süreci | 21 Ekim 2024 |
Çetin Boru San. ve Tic. A.Ş. | Konkordato (henüz iflas yok) | 2024 (devam ediyor) |
Beğendik, Saray Halı, Atlas Halı, İpek Mobilya, vb. | Faaliyet durduruldu | 2011–2025 arası |
Erciyes Gaz San. ve Tic. A.Ş. | İflas | 2012 |
Kayseri de Kapanan Süper Marketler
🛒 Kayseri’de Kapanan Süpermarketler: Bir Dönemin Sessiz Tanıkları
Zaman içinde şehirler değişir. Değişen sadece binalar ya da yollar değil; alışveriş alışkanlıkları, mahalle kültürü ve hatıralar da dönüşür. Kayseri’nin sokaklarını renklendiren, mahallelinin uğrak noktası olan pek çok süpermarket artık hayatımızda yok. İşte Kayseri’de kapanan, kimi zaman bir çocukluk anısı, kimi zaman alışveriş alışkanlığımızın parçası olmuş o marketler:
🧺 1. Beğendik
Ankara merkezli büyük bir market zinciriydi. Forum Kayseri AVM’deki dev mağazasıyla hafızalara kazındı. Fiyat politikası orta-üst segmentti. Ancak ekonomik kriz ve yönetim sorunları nedeniyle zincir Türkiye genelinde faaliyetini sonlandırdı.
🧺 2. Mega Market
1990’larda ve 2000’lerin başında oldukça güçlüydü. Yerli zincir olarak uygun fiyatları ve yaygın şubeleri ile öne çıktı. Zamanla rekabete yenik düştü.
🧺 3. Portakal Market
Mahalle bazlı sıcak bir marketti. Samimi çalışanları ve yerli ürünleriyle hatırlanır. Yerine zincir marketler geldi.
🧺 4. Mimar Sinan Market / Gıda
Kiçikapıda, Meydanda şubeleri vardı.
🧺 5. Postaağası
Sadece adı bile nostalji kokuyor. Mahalle arasında yer alan, hem market hem bakkal havası taşıyan bir işletmeydi.
🧺 6. İPA (İhtiyaç Pazarı A.Ş.)
1990’ların popüler yerel zinciriydi. Özellikle şehir merkezinde büyük mağazalarıyla dikkat çekerdi. Kapanışı büyük bir boşluk bıraktı.
🧺 7. Hiper Market
Adı gibi “büyük” bir marketti. Özellikle büyük mahallelerde hizmet verirdi. Sonradan başka zincirlere satıldı ya da kapandı.
📦 Eklenen Diğer Unutulan Marketler
-
Biryán Market
-
Sümer Market
-
Güner Market
-
Beka Market
-
İtimat Market
🌍 Ulusal Düzeyde Olup Kayseri'de Kapananlar
-
Real Hipermarket (Kayseri Park içi)
-
Gima
-
Kiler
-
Tansaş
-
Uyum Market
Efsanevi Yoğunburç Dolmuş Durağı
🚐 Yoğunburç Dolmuşlarıyla 90’lar Kayseri
1990’lı yıllarda, Kayseri’de dolmuşların hâlâ aktif olduğu zamanlarda, Yoğunburç dolmuş durakları adeta küçük bir terminal gibiydi. Dolmuşlar burada sıraya girer, sırası gelen hareket ederdi. Sırasını bekleyen şoförler aralarında şakalaşır, makara yapar; kimi zaman kahkahalarla, kimi zaman atışmalarla zaman geçirirdi.
Durak çevresi her zaman hareketliydi. Çocuklar su satar, ayakkabı boyar, çekirdek paketleriyle yolcu kovalardı. Herkesin kendince bir koşturmacası vardı. Durağın “değnekçisi” ise en yetkili kişiydi; sırası gelen aracı işaret eder, yolcuya yönlendirirdi.
Bazı dolmuşçular yolcu almak için duraktan yavaş yavaş çıkar. Böyle anlarda ıslık, çağırma, DEVAM ET! sesleri Kimi zaman sıra kavgası çıkar, kimi zaman ortam şaka ve gırgırla şenlenirdi.
Dolmuşlar el kaldırdığın zaman yolcusunu alır, müsait zaman da yolcusunu indirirdi. Kiminin muavini olur, Gaziosman, gaziosman diye yolcu çeker, kimi baba oğul sıralı sürerler.
Yoğunburç durağında zaman böyle akıp giderdi. İyisiyle kötüsüyle, kavgasıyla neşesiyle... O yılların ritmi, durağın gürültüsünde ve çocukların sesinde gizliydi.
Sen de Yoğunburç durağında zaman geçirdin mi? O günleri hatırlıyor musun? Anılarını yorumlarda paylaş!
Kayseride bayramlar eskiden
Kayseri de eski bayramlar çok heyecanlı yaşanırdı. Bayram hazırlıkları günler öncesinden başlar ev de bayram temizliği yapılır. Bayram için baklama börek açılırdı. Kolonya şişesine kolonya doldurtulur. Şeker alınırdı. Çocuk şekeri ayrı büyük şekeri ayrı alınırdı. Hatta şekerliğe konmak için çeşit çeşit sigarada alınırdı. Sigara çubuklarını koymak için kimi evlerde porselen sigaralık bulunun sigaralar bu sigaralıklardaki delikler takılırdı.
Bayramlık kıyafet ve ayakkabı almakta önemliydi. Eskiden her canımız istediğinde kıyafet ve ayakkabı alamadığımız için bayramlık olarak kıyafet ve ayakkabı almak çok heyecanlıydı. Ayakkabı almak için annem beni kapalı çarşıya götürürdü. Burada ayakkabılara bakar bir ayakkabı seçmeye çalışırdım kararsız kalırdım. Sonra bir ayakkabıya aşık olur anneme onu aldırırdım. Bayrama kadar kesinlikle onu giymez evde koyduğum yerde gelir gider ayakkabıya bakardım. Kesinlikle benim aldığım ayakkabı dünyanın en iyi ayakkabısıydı. Hiç bir çocuğun ayakkabısı benimkinden güzel değildi.
Bayrama doğru berbere gider tıraş olurduk. Arefe günü gidersen çok kalabalık olacağından bira erken gitmekte fayda vardı. Bayram öncesi hamama gidilip yıkanılırdı. Tabi bayram öncesi kalabalık olurdu.
Bayramda her yer kapalı olacağından bir gün öncesinden bol bol ekmek alınırdı. Son hazırlıklar yapılır, giyilecek kılık kıyafet hazırlanırdı.
Bence bayramların en güzel yanı çocuk olmaktı yada bayramlar çocuklara güzeldi.
Bayram sabahı çok erken kalkıp bayram namazına giderdik. Döndüğümüzde Kayseride adet olduğu üzere Yahni yerdik. Yahni etli bir nohut yemeğidir. Pilavla yahni. Ölülerin bu yemeğin kokusunu alıp bize geleceklerini söylerler büyüklerimiz.
Bayramlıklarımızı giyip çocuk olarak büyüklerimizin elini öpüp harçlıklarımızı alırdık. Sonra mahallede şeker toplaya çıkardı. Devam edecek
Kayserinin kosmopolit yapısına ne oldu?
Kayseri bir buçuk asır önce Türk-Rum ve Ermenilerin bir arada yaşadığı bir şehirdi. Kayseri Anadolu coğrafyasında Hititler-Kapadokya krallığı gibi çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptıktan sonra Roma İmparatorluğunun egemenliğine girmiş ve yerli halkı Rum olmuştur. Daha sonra Roma imparatorluğunun izlediği iskan politikaları ile ülkenin doğusundaki Ermeniler Sivas Kayseri Adana gibi ülkenin çeşitli illerine tehcir edilmiştir. 1071 Malazgirt savaşı ile Anadolu Türkleşmeye başlamış. Kayseri'ye de Türkler yerleşmiştir. Bu bölgelere Türler yerleşirken yerleri Rumların bir kısmı batıya doğru göç ederken bir kısmı da memleketlerinde kalmıştır. Zamanla Kayseri şehir merkezinde Türler çoğunluk oluşturmuşlar gayri Müslümler azınlıkta kalmışlardır. Bununla beraber bazı kasaba ve köylerde gayri Müslümler çoğunlukta kalmışlardır. Yüzyıllarca bu etnik unsurlar beraber yaşadıktan sonra 1915 yılında kurtuluş savaşı sırasında ilk olarak Ermeniler tehcir edilmiştir. Ermenilerden Müslümanlığı kabul edenlerin kalmalarına izin verilirken geri kalanlar Suriye tarafına gönderilmiştir. Rumların Kayseri'den gidişi ise 1923 nüfus mübadelesine dayanır. 7280 Rum mübadele ile Kayseri'den gönderilir. Talas gibi bazı ilçeler boşalır.
5 Temmuz 2025 Cumartesi
Kayseri eski otobüs biletleri
4 Temmuz 2025 Cuma
Kayseri mahallerinin dini ve etnik yapısı (16.yy)
16. Yüzyılda Kayseri merkezde Türkler Ermeniler ve Rumlar yaşamaktaydı. Kayseri merkezde %80 müslüman %20 gayrimüslüm yaşamakta idi. Resimde de görüldüğü üzere Talas Karışık bir mahalle(kasaba) olsa da Talas'ın yerli halkı Rumdur. Halkının büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturuyordu. Sonradan göçlerle karışık bir etnik yapıya kavuşmuştur. Harita Türk dönemi Kayseri kenti ve mahalleri kitabından alıntıdır.
2 Temmuz 2025 Çarşamba
Kayserinin geleneksel mahallelerinin nüfus oranları
2011 Nüfus sayımı verilerine göre Kayserinin geleneksel mahallelerinin nüfus oranları gözükmekte. Cumhuriyet mahallesinin az nüfus yoğunlukta gözükmesinin nedeni artık buranın tamamen iş merkezine dönüşmesi ve ailelerin ikamet etmek için tercih etmemesinden kaynaklanmakta. Harita Türk dönemi Kayseri kenti ve mahalleri kitabından alıntıdır.
Suriçi mahalleler ve Vakıfları gösteren harita
Kayserinin mahallerinin dini yapısını gösteren harita (1872)
19. Yüzyılda görüldüğü gibi kayseri mahallerinin büyük çoğunluğu Müslümanlardan oluşmaktadır. Bununla beraber ticaret ve zanaatın önemli yerlerinde ermeni ve Rumlar bulunmaktadır. Kapalı çarşıdaki esnafın önemli bir kısmı ermeneydi. Ermeniler ve Rumlar varlıklıydı. Ermeniler haritada da görüldüğü üzere şehrin güneyinde Kayseri lisesinin arkasına düşün bölge de yaşıyorlardı. Bugün kayseri mahallesi olarak restore edilen evler aslında Ermenilerin evleriydi. Kayserili Müslüman yerli halkın evleri ise kırık dökük gösterişsiz eski evlerdi. Bu evler zamanla yıkıldı. Kayboldu. Kayserili Rumlar ise genellikle sur içinde yaşıyorlardı. Harita Türk dönemi Kayseri kenti ve mahalleri kitabından alıntıdır.
1 Temmuz 2025 Salı
Kayseri'de ilkler
1871 Kayseri Belediye Teşkilatı kuruldu
1903 Ticaret Odası kuruldu
1908 Kayseri'de ilk matbaa kuruldu. ilk gazete yayınlandı
1911 Kayserinin ilk yerel dergisi yayınlandı. (Erciyes)
1912 Kütüphane kuruldu
1916 ilk yere banka kuruldu, (Millî iktisat Bankası)
1924 Mustafa Kemal Kayseri'ye geldi.
1926 Kayseri ve Civan Elektrik A. Ş kuruldu
1927 Demiryolu hizmete girdi
1930 Halkevi açıldı
1935 Sümerbank Pamuklu Dokuma Fabrikası kuruldu
1937 İlk spor tesisi hizmete girdi. (Sümer Fb)
1943 Devlet Hastanesi açıldı
1946 Belediye Otobüsleri çalışmaya başladı
1951 İmam Hatip Okulu acildi.
1953 Otomatik telefon santrali kuruldu
1953 i Hak Kütüphanesi hizmete girdi.
1954 Birlik Mensucat Fabrikası acildi
1955 Seker Fabrikası kuruldu
1955 ilk Un Fabrikası kuruldu. (Sarıyildiz Un Fab,)
1956 Orta Anadolu Mensucat Fabrikası açıldı
1959 Esnaf Kefalet Kooperatifi kuruldu
1963 Ziraat Odası kuruldu
1965 Ticaret Borsası açıldı
1966 Devlet Tiyatrosu açıldı
1966 Kayseri Sanayi Odası kuruldu
1969 Kayseri Müzesi yeni müze binasına taşındı
24 Haziran 2025 Salı
Hunat mahallesi
Hunat mahallesi kayserinin en merkezi ve eski mahallelerindendir. 1500 'lü yıllardan Gülük mahallesiyle beraber en eski iki mahalleden biridir. Mahalle Hunat caminin arkasında kuzeye bakan kısmında kalmaktadır. Mahalle beylikler ve Osmanlı döneminde Bu mahalle Yanıkoğlu, Gavremoğlu, Kalpakoğlu mahallelerine bölünmüş, Alacakümbet ve Halaçoğlu mahallelerine de ada vermiştir. 2000 yılında belediye encümeni kararı ile Gavremoğlu, Yanıkoğlu, Kalpakoğlu ve Halaçoğlu mahalleleri Hunat mahallesi ile birleştirilmiştir. Bu eski mahalledeki evler 80 ve 90 lı yıllarda yıkılarak ortadan kalkmıştır. Eski evlerin yerini bir kısım yeni binalar alsa da boş arazilerde otopark olarak kullanılmakta. Buradaki bir çok eski ev konak çeşmelerle beraber eski hatıralarda zamanla kaybolup gitmekte. O güzelim Zennecioğlu konağına ne oldu mesela
Hunat mahallesinde yaylayamadım
Anam yayliyamadimDivane gönlümü anam eyleyemedim
Hamdi kardeşime söyleyemedim anam Söyleyemedim ay karanlık bir gecede
Vurdular beni ölmeden kebire
Anam koydular beni
Mezar arasında harman olur mu?
Kama yarasına derman olur mu ?
kamayı vuranda vicdan olur mu ?
İnsaf olur mu vurma zalim
Vurma vurma kama yarası
Vuran gelip de geçti
Sokak arası ay karanlık bir gecede
Vurdular beni
Ölmeden kebire koydular beni
Kayseri Yeraltı Çarşısı
Kayseri Cumhuriyet Meydanının Tam Altında yer alan çarşı. Yeraltında olduğundan basık havasızdı. Gerçi son çalışmalarla havalandırma yapılmış ama oksijeni az bir yerdir. 80-90 ların alış veriş merkezi. Şimdilerde gözden biraz düşse de kalabalığı eksik olmaz. Ana cadde dükkanları dolu ara caddelerdeki dükkanları boş olan bu çarşımız büyükşehir belediyesi sayfasında yazdığına göre 1979 yılında toplam 10.000 m2 kapalı alan üzerine kurulmuş çarşı içerisinde 193 değişik sektörde hizmet veren iş yeri mevcuttur. Çarşıda dört giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlar vilayet girişi, medrese girişi, park girişi ve cami girişi olarak adlandırılır.
23 Haziran 2025 Pazartesi
Kayseri'de Eczacılık Tarihi
• Kayseri, yaklaşık 5000 yıllık tarihi içinde her zaman önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Bu süreçte Kayseri; Asur, Hitit, Frig, Roma, Anadolu Selçukluları Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Anadolu’nun merkezindeki önemli bir kavşak noktasında bulunması nedeniyle büyük bir sosyal, kültürel ve ekonomik gelişim göstermiştir. Bu gelişim Türkiye Cumhuriyeti döneminde de devam etmekte olup Kayseri’nin tıp ve eczacılık alanında da ilerlemesine önemli katkılar sağlamıştır.
• Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası tıp ve eczacılık tarihimiz açısından büyük bir önem taşımaktadır. 1206 yılında inşa edilen bu kurum, dünyada bilinen en eski tıp fakültelerinden biridir. Kayıtlara göre bu eser, döneminin en gelişmiş bir sağlık ve eğitim kompleksi olup Darüşşifa’da eczacılık hizmetlerinin de verildiği bilinmektedir.
• Aktarlık kurumu Kayseri eczacılık tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Kayseri’de aktarlık mesleğinin icra edildiğini gösteren en eski belge 17. yüzyıla aittir. Bu yüzyılda varlığı bilinen Aktarlar Çarşısı, vergi kayıt defterlerinden elde edilen bilgilere göre 19. yüzyılda da varlığını sürdürmektedir. Halen Kayseri merkez ve ilçelerinde aktar dükkânları bulunmaktadır.
• Yapılan nüfus sayımlarına göre 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında Kayseri’de toplam nüfusun % 40-45’i gayrimüslimlerden oluşmaktadır. Bu yıllarda Kayseri’deki sağlık hizmetlerinde Müslüman olmayanlar da yer almış, Kayseri doğumlu çok sayıda Rum ve Ermeni asıllı hekim ve eczacı yetişmiştir.
• Cumhuriyet döneminde de eczacılık kurumu Kayseri’de her zaman önemli bir yer tutmuştur.
• Kayseri’de 11 adet ecza deposu bulunmaktadır.
• Kayseri’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı 13 hastane, 102 sağlık ocağı, 151 köy sağlık evi, 259 mahalle sağlık evi, 2 verem savaş dispanseri ile 1 ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi bulunmaktadır. • Kayseri’de 1646 kişiye 1 uzman hekim, 2411 kişiye 1 pratisyen hekim, 3206 kişiye ise 1 eczane düşmektedir.
• Kayseri’de resmi ve özel kurumlarda 19 eczacı görev yapmaktadır.
• Eczacılık işletmelerinin Kayseri sosyal yaşamı ve ekonomisine çok önemli katkıları olmuş ve olmaktadır.
• 1972 yılında kurulan TEB 12. Bölge Kayseri – Niğde - Yozgat Eczacı Odası eczacılık mesleğinin ilde kurumsallaşması adına önemli çalışmalarda bulunmuş ve bulunmaktadır.
• Kayseri’deki ecza depoları ve eczacılar her yıl gelir vergisi rekortmenleri ilk 50 ve ilk 100 sıralamasında yerlerini almıştır. Bu durum ildeki eczacılık kurumunun Kayseri ekonomisine katkısını açık olarak ortaya koymaktadır.
• Kayserili merhum Ecz. Mustafa Kılıçer’in ailesi tarafından yaptırılan ve 2003 yılında Erciyes Üniversitesi’ne bağışlanan Mustafa Kılıçer Eczacılık Fakültesi’nin kurulması ve eğitim-öğretime başlaması da Kayseri’deki eczacılık kurumu için çok önemli bir diğer gelişmedir.
Cumhuriyet’in İlanından Günümüze Kayseri Eczacılık Tarihi Kayseri’deki eczacılar ile ilgili elimizdeki en eski kaynaklardan biri Dr. Hıfzı Nuri tarafından yazılan “Kayseri Sancağı” isimli kitaptır (Nuri, 1922). Bu kitapta 1922 yılında Kayseri’deki eczaneler şu şekilde belirtilmiştir:
1. Belediye tarafından işletilen Belediye Eczanesi
2. Memleket Hastanesi’nin resmi eczanesi
3. Şifa Eczanesi 4. Erciyes Eczanesi
5. Mardinyan Eczanesi
6. Anadolu Tıp Eczanesi
7. Everek (Develi) Kasabası’nda hususi bir eczane
8. İncesu’da Hükümet Tabibi’ne ait bir eczane
Aynı kitapta yer alan ecza depoları ise şunlardır:
1. Dirazzadeler Ecza Deposu
2. Vatan Ecza Deposu
Ayrıntılı bilgi: eczacılık tarihi
ARŞAG ALBOYACIYAN’IN KAYSERİ ERMENİLERİ TARİHİ KİTABI
Orta Anadolu'nun merkezinde yer alan Kayseri çağlar boyunca medeniyetlerin ve ticaretin merkezi olmuştur. Arşag Alboyacıyan Kayseri Ermenileri Tarihi (Hay Badmutyun Gesarioy) adlı 2476 sayfadan oluşan 2 ciltlik kapsamlı kitabında hem Kayseri'nin genel tarihini hem de Kayseri Ermenilerinin tarihini kapsamlı bir şekilde ele almıştır. "Arşag Alboyacıyan'ın Kayseri Ermenileri Tarihi Kitabının Kayseri Şehri (I. Cilt) Adlı Bölümünün Tercüme ve Değerlendirmesi" adlı tezimizin amacı daha önce tercümesi yapılmamış olan bu bölümü incelemek ve Kayseri tarihine ışık tutabilecek bilgiler elde edebilmek amacı ve düşüncesi ile bu çalışma yapılmıştır. Tercümesini yapmış olduğumuz 'Kayseri Şehri' adlı bölümü dört ayrı başlık altında ele alan Alboyacıyan, Kayseri'nin geçmişten günümüze, bu bölgede egemen olan imparatorlukları, devletleri ve halklarını geniş bir çerçevede ele almış ve ayrıca çağlar içinde Kapadokya'nın tarihi öneminden de bahsetmiştir. Kayseri'nin Hristiyanlar ve Ermeniler açısından önemini tarihsel ve sosyolojik açıdan ele alıp araştırmıştır. Diğer yandan şehirde, geçmişten günümüze kadar yaşayan halkları ele alıp nüfus konusunu ayrı bir başlık altında sistematik bir şekilde sunmuştur. Kayseri'de ticaretin önemine de değinen Alboyacıyan bu konuda Ermenilerin rolüne ayrıca değinmiştir. Alboyacıyan iki ciltlik kitabını hazırlarken, Ermeni ve yabancı tarihçilere ait seyahat-namelerden, resmi belgelerden, gazetelerden ve Kayseri'ye ait bazı el yazmalarını içe-ren basılı ve basılmamış çeşitli kaynaklardan yararlanmıştır. Anahtar kelimeler: Arşag Alboyacıyan, Kayseri Şehri, Ermeni, Tarih
Yazar:BATUHAN YÜKSEL
Danışman: DOÇ. DR. HAŞİM ERDOĞAN
22 Haziran 2025 Pazar
Eski Mimamsinan İlkokulu (Kiçikapı-Kayseri)
Kayseri Lisesi'nin karşısında şu an Üniversite rezidansı (öğrenci yurdu) olan çok katlı çirkin binanın yerinde şirin bir ilkokul olan Mimar Sinan ilk okulu bulunurdu. Bu okul Kayserinin seçkin okullarından idi. Bir çok önemli isim bu okuldan mezun olmuştur. Doksanlı yıllarda bu ilkokul yıkıldı. Kimler bu okuldaydı bu okulla ilgili fotoğraflarınız var mı? Hatıralarınız, öğretmeniniz kimdi?
18 Haziran 2025 Çarşamba
Eski Ahmet Paşa İlkokulu
Kayseri Meydana en yakın ilk okuldu. Tam merkezi konumda. Karşısında adliye binası. Yanında orduevi, karşı çaprazında Valilik. Yıkılmadan önce konumu itibariyle böyleydi. Şimdi yeri otopark. Kayserinin en köklü ve seçkin okullarındandı. Yanındaki büfeden teneffüslerde parmaklıklar arkasından bir şeyler almaya çalışmak, Oyunlar oynadığımız küçük bahçesi, Kapının karşısındaki kırtasiye, Askeri malzeme satanlar, 2006 yılında okul adliyenin karşısında kalması ve buradaki çeşitli olaylardan olumsuz etkilenmesi vb gerekçelerle yıkılmıştır.
Kimler burada okuldan hatırladıklarınız nedir? Öğretmeniniz kimdi? Kaç yılında mezun oldunuz?
31 Mayıs 2025 Cumartesi
Kayseri Lisesi'nde bir gün
Milenyum öncesiydi. Kayseri Lisesi’nde lise birinci sınıftaydım. O zamanlar liseler üç yıldı ve bizim sınıf tam doksan kişiydi. Sıralarda üçer kişi oturuyorduk. Sınıf o kadar kalabalıktı ki, gürültüden ders işlemek çoğu zaman imkânsızdı.
Şiddet ise neredeyse eğitim yöntemlerinden biri gibiydi. Sene başında bir öğrenciye patlatılan tokat, bütün sınıfa yıl boyu yetecek bir gözdağı olurdu. Bugün bazıları, "Neden şikayet etmiyordunuz?" diye sorabilir. Oysa o dönem şikayet etmek kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi. Eve gidip, “Hoca beni dövdü,” desen, “Ne halt ettin de hoca dövdü?” cevabını alır, bir de babandan dayak yerdin. Sınıfta sıraya dizilip toplu dayak yemek, ya da bireysel azar işitmek olağan sayılırdı.
Bizim sırada ben, Ahmet ve Murat oturuyorduk. Ben ve Ahmet uyumlu çocuklardık ama Murat tam bir fırlamaydı. Edebiyat dersine genç bir kadın öğretmen, Fatma Hanım giriyordu. Genellikle güler yüzlü, neşeli biriydi. Ama bir öğleden sonra sınıfa öyle bir girdi ki, hâlâ unutamam. Elinde kalın bir sopa vardı, gözlerinden adeta ateş saçıyordu. İlk cümlesi "Çıt çıkaranı gebertirim!" oldu.
Ne dediğini yaptı. Kim konuşursa, hızla yanına gidip sopayla dövüyordu. Sesler hâlâ kulaklarımda: çat, pat, küt... En çok konuşanı dövüyor, ama sıradakileri de es geçmiyordu. Sopayı sıraya indiriveriyordu.
O gün de Murat yine yapacağını yaptı. Bize dönüp sinsice sırıtarak, “Size dayak attırayım mı?” dedi. “Lan sus!” “Sakın!” dedik ama nafile. Sadece sırıttı. Derken hocayı çileden çıkaracak o cümleyi sınıfa savurdu.
Hoca döndü: “Kim dedi onu?”
Murat elini kaldırdı: “Ben.”
Hoca, orta sıraların arkasındaydı. “Bekle,” dedi. Topuklu ayakkabılarının sert sesiyle yaklaşırken, bizim kafamızda o meşhur sopa sesi canlanıyordu. Sonunda beklenen oldu: çat, pat, küt! Murat dayağını yerken biz sıramızı bekliyorduk, kurbanlık koyunlar gibi.
Sıra bize de geldi. Birer porsiyon dayağımızı yedik. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi, ders kaldığı yerden devam etti.
29 Mayıs 2025 Perşembe
Fatih Mahallesi Yıldırım Caddesi
Fatih Mahallesi Yıldırım Caddesi. Bu cadde Fatih mahallesinde bulunan en güzel caddelerden biriydi. Yolun iki tarafında bulunan ağaçlar yazın ve sonbahar tablolardan çıkmış gibi bir manzara meydana getirirdi. Yıldırım caddesinin Fevzioğlu ile kesiştiği noktada akmaz çeşme yer alırdı. Bu çeşmeyi herkes bilir gibi yol tariflerini bu akmaz çeşmeye göre verirlerdi. Bu noktadan güneye doğru bakarsanız. Hacıkılıç camini görüyorsunuz. Caddenin sonuna doğru eski uğur hamamı bulunuyormuş. Artık yok. Yerinde apartmanlar var. Bu caddenin Ahmet Paşa caddesi ile kesişen başlangıcında bir oyuncakçı dükkanı vardı. İsmi sanırım Kervan idi. Bu yoldan geçerken bu oyuncakçının vitrinine sürekli bakardım. Enteresan şeylerde olurdu. Mesela şaka malzemeleri vb. Buranın devamında dükkanlar devam ederdi. Yaşlı berberim de bu cadde üzerinde idi.
28 Mayıs 2025 Çarşamba
ÇAT-PAT, KIZ KAÇIRAN, TORPİL, MANTAR TABANCASI
Çat-pat (Çıt- Pıt) (Çatapat)
Çat pat dediğimiz şeyler bir kağıt şerit üzerine tırnak
kadar dökülmüş kahverengi yara kabuğu gibi şeylerdi. (Bu ne biçim tanım).
Bunlar bir taşa sürttüğünüzde ve üzerine sert bir cisimle vurduğunuzda
patlamaya başlardı. Patlamaya başlayınca kendini bitirinceye kadar patlamaya
devam ederdi. Patlar derken torpil gibi çok büyük seslerle değil tabi. Bununla
yapılacak en artistik hareket patlamaya başlayınca iki avucunuzun içine alıp
sallamaya başlamaktı. Avuçlarınızın içinde daha tok bir sesle patlar hem de
heyecan verdiği için daha eğlenceli olurdu. Eliniz hiç yanmazdı. Yada yanmasından korktuğumuz için sürekli hızlıca
sallardık. Bu o zamanlar için çok eğlenceli bir şeydi. Bakkaldan ucuza
alabileceğiniz , bir kağıt şeritte 10 tane falan olan bir şey. Taşla üzerine
vurduğunuzda pat diye patlayıp parçaları sağa sola fırlardı. Sonra bu parçaları
toplar tekrar patlatırdık. En küçük parçasını bulup patlatana kadar devam
ederdik. Kendine özgü kokusu dumanı olan
bir şey bazen patlamakla patlamamak arasında kararsız kalır, Beyaz ufak bir
duman çıkarır, sonra aniden patlamaya başlar. Tehlikeli miydi? Doğrusu ben bu
şeyden yaralanan bir çocuk görmedim duymadım. Fakat şeyler yanıcı olduğu için
evde yalnız çocuklar için yangın çıkarma ihtimali olan şeyler. Göze de
sıçrayabilir tabi. Biz hep dışarda
oynardık bu şeyle. Oynamak için en iyi zamanda bayram esnasında ve bayram
sonrasında. Ne oldu bunlara. Sonra birden ortadan kayboldular. Ve bizim
küçüklüğümüzde güzel bir anı olarak kaybolup gittiler.
Kız kaçıran.
Yine bayram döneminin bir başka eğlencesi kız kaçıran. Küçük ince bir fitil şeklinde. Arkasında daha ince bir yanma fitili. Yaktığınızda rastgele sağa sola uçardı. Arkasından ince bir duman ile gittiği yeri takip ederdiniz. Ve uçarken tiz bir sen çıkarır. Patlamaz 10-15 m uçup söner giderdi. Bunun bir kaçını birleştirip menzil uzatanlar. Farklı kombinasyonlar deneyenler vardı. Eğlenceli bir şey mi? Eh işte sevenine. Sonra bunlarda ortadan kayboldu.
Torpil.
Yine bayramlarda çocukların oynamaktan hoşlandığı şeylerden. Birden bir ses duyarsınız. Bir yerlerden ve irkilirsiniz. Birisi bir torpil fırlarmıştır. Fitili ateşleyip bir arabanın arkasına at ve kaybol ortadan. Hepsi bu. Sonra olanları izle. Bunu bir de Ramazan ayında iftara yakın patlatanlar vardı. Oruç tutanları trollemek için iftar vaktine yakın top patlamış gibi patlatırlar. Tabi şaşırıp aldananlar olabilir. Torpillerde yasaklandı sanırım ortada gözükmüyor. Şimdilerde nette çeşit çeşit büyüklükte torpil vidyoları izliyoruz.
Mantar Tabancası
Yaylı bir kurmalı kolundan namluda gizli sivri bir demiri
(çiviyi) kurarsınız. Namlunun ucuna da ortasında patlayıcısı olan bir yuvarlak
mantar konurdu. Tetiği çektiniz mi çivi serbest kalır ve mantarı patlatır. İyi
ses çıkarır. Pek bir zararı yoktur ama yakın mesafeden göze doğru tutmamak
lazım. Tehlikeli olabilir. Onun dışında kuru gürültü yapan bir alet.
Bayramlarda daha çok atılır. Birbirine silahşor lük yapanlar veya yarış
başlatmak içinde kullananlar vardır.
Çat-Pat Ok
Bir de dart oku gibi bir ok vardı bununda uçuna küçük patlayan boncuklar takıyorduk. havaya atasın yere düştüğünde patlar
27 Nisan 2025 Pazar
Çocuk olarak kadınlar hamamı (Deveci Hamamı)
Eskiden kayseri de hamam kültürü yaygındı. Hamama gitmeden önce hamam çantası hazırlanırdı. Havlu temiz giyilecekler, sabun, lif, kese vs. Bir de hamam da yemek için bir şeyler de olabilir. Mesela çaman ekmek iyi olurdu veya patates piyazı da olabilir. Çantalar alınır, konu komşu gelecekse onlarda gelir bazen üç beş komşu bir araya gelip tüm cümle hamama gidilirdi. Bize en yakın mahallemizdeki hamam Deveci hamamı idi. Deveci hamamı 1700 lü yıllardan kalmış eski bir hamamdı. Bir kere babamla erkek kısmında yıkandım. Çok kez annem beni annem götürdüğü için daha çok kadınlar kısmını hatırlıyorum. Hamamı dışarıdan dışarıdan gelince yarı karanlık boş bi salonu vardı buradan sonra bir kapıdan daha geçip savunma odasına varıldı burada sadece bir koridora dizilmiş muşamba sedirler vardı başka da hiçbir şey yok yani dolaplar falan yoktu herkes çantasını bu minderlerin üzerine bırakır burada soyunu hamamın içine girerdi içi sıcak nemli yine loş bir ortamdı. Buradan boş bir kurmanın başına otursun mermerden turnalar suların dolduğu yerdi. Kullan üstünde de bir sıcak bir soğuk musluk bulunurdu. Herkes bunların başına oturup hamam tası ile yıkanır. Hamamda mütemadiyen bu uğultu konuşma su sesi, gürültü eksik olmaz. Sadece yakınında sana denenleri anlayabilirsin. Kadınlar ise hamamda bile çok edepli giyinmiş olurlardı. genellikle gecelik tarzı üzerlerinde bir kıyafet olurdu. Açık saçık kimseyi göremezdiniz. Bir çocuk olarak burada en sevdiğim şey satılan kolalardan almaktı. O zaman her canımız istediği zaman kola alamadığımız için ve burada serinlemeye iyi geldiği için burada içilen kolaların tadı bir başka güzel olurdu. En keyifli yerlerinden biri de boş kola şişesini verip, depozito parasını almaktı. Hamamın ortasında bir göbek taşı vardı. Çeyrek kesilmiş elli santim çapında küre şeklinde bir tümsek. Bura hamamın ortasındaki ada kısmında üstünde ışık gelen bir kubbe bulunur. Kubbede ki deliklerden gelen ışık hamamı aydınlatırdı. Hamamın kapısından girince sol çaprazda küçük bir oda bulunurdu ki burayı genelde etek traşı olacaklar kullanırdı. Hamam böyle sade basit bir yerdi. Tuvalete ilk girişteki holde düz yürüyünce karşınıza gelirdi. Çok bakımsız ve iğrenç bir tuvaletleri vardı. Mecbur kalmadıkça herhalde orada hacetini gideremezdi.devam edecek....
21 Nisan 2025 Pazartesi
Tuşlu telefon çevirmeli telefon?
20 Nisan 2025 Pazar
Kayseri'de neden halaya "ame" denir?
Kayseri yerlileri babanın kız kardeşine "ame" derler. Annenin kız kardeşine ise "hala" derler. Kelime kökenine baktığımızda ise ame sözcüğünün Arapça ve farsça kökenli olduğu görülmekte. Yine farsça ve Arapçada teyze kelimesinin yerine hala (yaklaşık, benzer olarak) kelimesinin kullanılması bu kültürden etkilenildiğini göstermektedir. Buradan yola çıkarak bu kelimenin yöresel dile yerleşme yolları Selçuklu devletinin İran üzerinden Anadolu'ya gelmesi ve edebiyat ve yönetimsel dilde yaygın olarak Farsçayı kullanmaları olabilir. Kayseri'de ulemanın ve medreselerin çok olması. Ulemanın Farsça ve Arapça bilmesi de etkili olmuş olabilir.
Kayseri Bağları Ağaçlar
Asma/Üzüm Kayısı Dut Badem Ceviz Erik Armut İğde Kiraz Elma